Fromm’a Göre Rüyanın Gerçekliği: Uykuda Kurulan Hakikat, Uyanık Zihne Ayna
Fromm’un rüyada “hakikat” iddiasını anlatan analiz: bilincin gürültüsü azalınca rüyanın neden daha berrak olabildiği, sembolik dilin güvenilirliği ve rüyayı hayata katmak için pratik adımlar.

Fromm’a Göre Rüyanın Gerçekliği: Uykuda Kurulan Hakikat, Uyanık Zihne Ayna
BİLGE TABİRCİ / İSTANBUL
“Rüya Gerçektir” Tezi: Göreli Hakikat ve Psikolojik Kesinlik
Erich Fromm’a göre rüya, uykuda yaşanan “mış gibi” bir deneyim değil, kişinin o anda büründüğü benlik hâlinin eksiksiz bir ifadesidir. Bu yaklaşım, “gerçek nedir?” sorusunu yeniden açan göreli bir hakikat anlayışına dayanır. Fromm, uyanıkken algıladıklarımızı “tek gerçeklik” saymanın problemli olduğuna işaret eder: Rüyada kelebek olduğunu görenin kimliği üzerine eski felsefî paradoksu hatırlatır ve rüyanın, öznel düzlemde tam geçerliliğe sahip özgün bir yaşantı olduğunu savunur.
Bilincin Gölgesinden Çıkmak: Neden Rüya Bazen Daha Berraktır?
Fromm, uyanıklık hâlinde bilincin dış gürültüler (toplumsal beklentiler, şöhret, kanaatler) tarafından yönlendirildiğini; uykuda ise bu etkilerin zayıfladığını belirtir. Dış baskıların azalması, zihnin içsel verilere—arzu, korku, sezgi ve değerlere—daha doğrudan erişmesini sağlar. Bu nedenle rüya, kimi zaman uyanık zihnin atladığı çelişkileri açık eder ve rüya sahibine “duygusal doğruluk” sunar. Fromm’un örneklediği gibi, toplumda erdem timsali görülen biri hakkında ertesi gece kurulan tiksinti yüklü bir rüya, kişinin o figürdeki ikiyüzlülüğü sezdiğine işaret edebilir.
“Rüya Bizim Ürünümüzdür”: Sembolik Dilin Güvenilirliği
Fromm, rüyaları insanlığın en eski ortak dili olan semboller aracılığıyla okur. Bu dilin güvenilirliği, sembolün bağlamla sınanmasına bağlıdır:
-
Kişisel (rastlantısal) semboller bireyin yaşam izleriyle anlam kazanır.
-
Evrensel semboller (nehir, yol, ateş gibi) kültürler boyunca benzer çağrışımlar üretir.
Rüyanın “gerçekliği”, bu sembollerin uyanık hayattaki değerler, çatışmalar ve duygulanımlarla tutarlı bir anlatı kurmasında yatar. Semboller falcı kesinliğiyle “gelecek” söylemez; şimdinin hakikatini okunur kılar.
Yanılgı mı, Erken Uyarı mı? Rüyanın Eleştirel Okunması
Fromm, rüyayı körü körüne doğrulamak kadar peşin hükümlerle reddetmenin de yanlış olduğunu vurgular. Sağlam bir okuma için üç ölçüt önerilebilir:
-
Duygu uyumu: Rüyada yoğunlaşan duygu (iğrenme, korku, hayranlık) son günlerin yaşantısıyla örtüşüyor mu?
-
Konu sürekliliği: Aynı tema bir rüya dizisinde tekrarlanıyor mu (güç, suçluluk, özgürlük)?
-
Gerçeklik testi: Rüya, sosyal gürültü sustuğunda görünür hâle gelen bir çelişkiyi mi işaret ediyor?
Bu çerçeve, rüyayı “erken uyarı sistemi” olarak işletir: Uyanıkken bastırılan sezgiler, uykuda sahneye çıkar.
Uygulama: Rüyayı Hayata Katmanın Pratik Yolu
Frommcu bakış, rüyayı günlük kararlara romantik bir kehanet gibi değil, dengeleyici bir içgörü kaynağı olarak dahil etmeyi önerir. Pratik adımlar:
-
Rüya günlüğü tutun: Sahne, duygu ve çağrışımları sıcağı sıcağına kaydedin.
-
Bağlamlayın: O gün/hemen önceki olaylarla bağlantıları listeleyin.
-
Sembolleri karşılaştırın: Önce kişisel çağrışım, sonra kültürel/evrensel motif.
-
Eylem çıkarımı: Rüyanın işaret ettiği çelişki veya ihtiyacı (sınır koyma, yüzleşme, dinlenme) küçük ve ölçülebilir bir adımla deneyin.
Sonuç: Uykunun Hakikati, Uyanıklığın Pusulası
Fromm için rüya, “bizim ürünümüz” olduğu için güvenilirdir: Bizi biz yapan arzular, değerler ve korkular, dış gürültünün azaldığı uykuda daha çıplak görünür. Bu nedenle rüya, geleceği bildiren bir fal değil; şimdiyi keskinleştiren bir mercek, yarına daha sahici kararlar için pusuladır.